Mersin

Yemek yemek/yapmak bir tutku ya benim için, yediğim yemeklerin fotolarını çekmek ve bunları arkadaşlarımla paylaşmak (zaman zaman onları deli ederek de olsa) sürekli yaptığım bir-şeydi aslında. Dijital fotoğraf makineleri hayatımıza girdi gireli daha da kolay artık bunu yapmak.
 
Blog’u kurup/hayata geçirdikten sonra yeni bir paylaşım alanı daha buldum malum kendime. Mutfağımdaki terapilerin yanı sıra, gezdiğim, gördüğüm yerlerde tattıklarımı da paylaşacağım.
 
Egeli bir annesi ile Çukurovalı bir babası olunca insanın ve evinde yemek seçmek gibi bir lüksü de olmayınca; zeytinyağlı yemekler de, hamurişleri de, et yemekleri de bizim evde hep oldu, biri diğerinin önüne de geçemedi.
 
18 sene boyunca yaşadığım şehirden ayrıldıktan sonra damak tadımda göreceli değişiklikler olsa da hala çoook zevk aldığım yemek kültürü/tadı var, Mersin’in…Bir çok halkın insanı yaşayınca haliyle yemeklere de yansıyor bu durum…Artık o kadar benimsenmiş ki çoğu, kökeni hatırlanmıyor bile…
 
Her yerden, her demden lezzetler paylaşacağım ya; ilk durak memleketim olsun istedim. 
 
Mersin’ gidildiğinde kesinlikle yenilmesi gerekenler var: Ciğer (tabiki mersin usulü), tantuni, cezerye gibi çok bilindik/duyulmuşların yanında sıkma, kerebiç, batırık gibi ayrı farklı lezzetleri de önerilir.. 
 
neyse gelelim yemeklere…
 
Mersin_CigerciApo
İlk öneri, Mersin usulü ciğer… “Ciğerci Apo”. Mersin’de yiyebileceğiniz en iyi ciğercilerden biridir. İlk dükkanları şehir merkezinde yoğurt pazarının karşısında, fotografını çektiğim şubesi ise Pozcu’da Forum Mersin’in karşı köşesinde.
Şişe dizilen ciğer ve yağ oluşan bizim oranın ciğer, ateşte pişer, kurutulmaması olması önemlidir (bunun için ciğer parçalarının çok küçük kesilmemesi gerekli).
Dürüm yerine, servis diye adlandırılan porsiyon halini öneririm. Gelen ciğerin yanına lavaş ekmeği, ezme salata (içinde salça olmayan, salatalık malzemenin minicik doğranması- nar ekşili), karışık yeşillik (nane , maydanoz, roka), turp, pişmiş soğan (baharatlı olabiliyor), soğan piyazı (bol sumaklı), ızgarada pişmiş domates-biber-süs biberi, süs biberi turşusu ile birlikte tadından yenmez olur ciğerin. Sonra dolanan garsona ‘takviye (yani önceki siparişimin aynısından)’ der durur insan. 

Sırada tabii ki tantuni…
Somon ekmek arasında seçeneği de olsa, lavaş ekmeğine sarılı olan (İstanbul’un dürümü) bizim oranın “açık” ekmeği tercihimdir. Mersin’deki tantunicilerde genelde masanın üzerinde olan süs biberi turşusu ile servis edilir.

Mersin_GokselTantuni

Tercihimiz Göksel Tantuni’nin Pozcu şubesi oldu. Göksel’de buna ek olarak yukarıda gördüğünüz gibi, süs biberi turşusu, turp, domates söğüş, yeşillik de servise dahildir. Ayran da kapalı içilmez, bol köpüklüsünden açık olarak tüketilir.

Deniz kenarında olan bir şehir olmasına rağmen, Mersin’de Ege’deki kadar balık kültürü yoktur. Denizinin çok tuzlu olması etkenlerden biri tabi o ayrı. Ama Narlıkuyu (Mersin yakınlarındaki bir sahil kasabası). İşte orada yenilen balığın, mezenin, içilen rakının keyfi çok az yerde vardır. 
Mersin_Narlikuyu1
Ve masaya gelenler…Kaya koruğu turşusu, sarımsaklı ve nar ekşili roka salatası, pişmiş soğan, yeşil zeytin ve esirgenmeyen miktarda limon. Yemek sonrası gelen meyve, Türk kahvesi ve lokma ise en az yemek kadar değerlidir benim için. 
 
Mersin_LokmaciOgretmeninYeri
Yemek sonrası gelen lokma, köyün meydanındaki “Öğretmenin Yeri”nden gelir. Emekli Almanca öğretmeni Yahya Bey ben kendimi bildim bileli orada. ’80lerin ikinci yarısında koyun diğer ucundaki Karayolları Eğitim Tesisleri’nde kalırken giderdik, tadı hala çok güzel. 
Mersin’in bilinen tatlarından daha bilmediklerine bir geçiş yapayım:
Mersin_KoydeKahvalti

Uzaktan kuzenlerin Çiftlikköy’deki evine konuğuz.  Zeytinli, peynirli, yumurtalı  klasik bir kahvaltı gibi gözükse de aslında Mersin’den esintiler taşıyor.
 
 
 
 
 
 



Mersin_KoydeKahvaltiBorekSaç böreği, gözlemeyi andıran bir hamurişi. Otlu, kabaklı, çökelekli çeşitleri var. Elde açılan hamurun içine yarısı kadar hazırlanan harç koyulur, diğer kısmı ile kapatılır. Yarım ay şekline getirilir ve odun ateşindeki saç üzerinde pişirilip afiyetle yenir.


 
Mersin_KoydeKahvaltiSikma
Sıkma ise, bir çeşit dürüm aslında. Elde açılan hamurun (un ikinci kalite olursa daha özlü ve lezzetli olur, bildiğimiz hazır buğday unundan ise daha sert ve biraz lastiksi olur) içine harç olarak peynirli, patatesli ve hatta soğan-cevizli iç koyulabilir. Ayran, çay yanında sabah-öğle- akşam günün her saatinde afiyetle yenilir. Yemekler böyle olunca masa etrafında masa başından kalkmak zor gelir insana.

Mersin” üzerine 3 yorum

  1. Naaptın Zeynep! Mersin'e yakın zamanda gitme şansım olmadığına göre Canım Ciğerim'e gidip nefsimizi köreltmek lazım 🙂 Afiyet olsun canım. Cezerye ve kerebiçler de ne güzeldi. Getirirdin bize de 🙂

    Beğen

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s